Kuzey Güney - Inima de frate
+8
lica54
Lucica10
DENISA
vivi
GUMUS-NOOR
elena50
Admin_dea05
carmen_
12 participanți
Pagina 3 din 6
Pagina 3 din 6 • 1, 2, 3, 4, 5, 6
Re: Kuzey Güney - Inima de frate
Bună dimineața!
Carmen,iti mulțumesc mult pentru link-urile cu subtitrare.
Imi place serialul.
Carmen,iti mulțumesc mult pentru link-urile cu subtitrare.
Imi place serialul.
Nicky- vip
- Mesaje : 1983
Data de inscriere : 29/08/2010
Re: Kuzey Güney - Inima de frate
[quote="Nicky"]
cu multa placere draga mea.............
cu multa placere draga mea.............
carmen_- vip
- Mesaje : 2242
Data de inscriere : 26/09/2010
Localizare : in vestul tari
carmen_- vip
- Mesaje : 2242
Data de inscriere : 26/09/2010
Localizare : in vestul tari
Re: Kuzey Güney - Inima de frate
Tocmai am terminat de vazut al 2-lea episod.
Cum se uita Cemre la Kuzey... Parca il vedea pentru prima data.
Il studia cu coada ochiului,parca nevenindu-i sa creada ceea ce vede.
Fizic,Kivanc arata foarte bine,cred ca si-a lucrat intens trupul la sala.
Imi place mult si cum joaca.A intrat bine in pielea lui Kuzey,un tanar razvratit impotriva tuturor.Pe buna dreptate.
Dar nu aș vrea sa se piarda complet.In fond,cred ca este un tip ambitios,iubitor,sensibil.Doar ca nu o arata,de teama sa nu fie si mai mult ranit.
Cum se uita Cemre la Kuzey... Parca il vedea pentru prima data.
Il studia cu coada ochiului,parca nevenindu-i sa creada ceea ce vede.
Fizic,Kivanc arata foarte bine,cred ca si-a lucrat intens trupul la sala.
Imi place mult si cum joaca.A intrat bine in pielea lui Kuzey,un tanar razvratit impotriva tuturor.Pe buna dreptate.
Dar nu aș vrea sa se piarda complet.In fond,cred ca este un tip ambitios,iubitor,sensibil.Doar ca nu o arata,de teama sa nu fie si mai mult ranit.
Ultima editare efectuata de catre Nicky in Vin 01 Iul 2016, 7:37 am, editata de 2 ori
Nicky- vip
- Mesaje : 1983
Data de inscriere : 29/08/2010
Re: Kuzey Güney - Inima de frate
Ultima editare efectuata de catre GUMUS-NOOR in Vin 16 Sept 2011, 9:44 pm, editata de 1 ori
GUMUS-NOOR- vip
- Mesaje : 3522
Data de inscriere : 07/08/2010
Re: Kuzey Güney - Inima de frate
Çok dayak yedim ama hiç adam dövmedim
Mustafa Avkıran, Kuzey Güney'de sert mizaçlı bir aile babasını (Sami Tekinoğlu) oynuyor. Dizide eşini, çocuklarını döven oyuncu, gerçek hayatta sakin biri. "Disiplinsizliğe dayanamıyorum." diyor. Baba tiplemeleriyle dikkat çeken Avkıran'la baba bir röportaj gerçekleştirdik!
***
Kıvanç Tatlıtuğ'un ağzını burnunu dağıttığınız söyleniyor. Hiç acımadınız mı gencecik çocuğa?
(Gülüşmeler) O kadar değil. Şöyle bir şey var: Kıvanç'la ilk defa tanışmamıza rağmen baba-oğul, abi-kardeş ilişkisi oldu. Onun diziye çok pozitif yansıdığını düşünüyorum. Her sahneden önce nasıl daha iyi olabileceğine dair aramızda konuşuyoruz. O sahne çok yakından çekiliyordu. Vuruyorum ama gerçek etkisi uyandırmıyor. Kıvanç da en sonunda 'Vur Allah'ını seversen, bin kere tekrar edeceğiz.' dedi. Galiba 7-8 kere tekrar ettik.
Sizin de eliniz ağırmış maşallah!
(Gülüyor) Bilmiyorum. Onu bana sormayacaksın.
Kime sorayım?
Kıvanç'ı arayıp sorabilirsin. Yok, çok ağır olduğunu düşünmüyorum. Dövüş sahneleri televizyon sahnelerinin konuşulan dizilerinden biri olacak gibi. Hakkı neyse onu yapmaya çalıştık.
Tatlıtuğ'un seveni kadar, sevmeyeni de var. Arayıp 'Abi keşke biraz daha pataklasaydınız' diyen oldu mu?
Tam tersi, benden nefret ediyorlar. 'Yazık' diyorlar, 'Nasıl kıydın çocuğa?'
Peki daha önce adam dövdünüz mü?
1980 kuşağıyım ben. Çok gençken kavgaya karıştım. Bir güzel dayak yedim ama hiç dayak atmadım. Belki küçükken kardeşlerimi dövmüşümdür. Şimdilerde hep sert adam, dayak yiyen ya da atan adam rollerinde oynuyorum.
Neden hep sert adam? Yönetmenlere çok mu kötü görünüyorsunuz?
Tuhaf bir şey. 1990'lı yıllarda yaptığım işlerde yumuşak başlı, komik adamları oynuyordum. 2001'de Kınalı Kar hikâyesiyle beraber ilk defa hayatımda bıyık bıraktım, saçımı kestirdim. Birdenbire ortaya çıkan tiple sert bir mizaç oluştu. Beğenildiği için ondan sonra birkaç tane daha sert adam oynadım. Karakol'daki polis, Mutluluk'taki baba... Bu dizideki Sami karakteri şimdi farklı bir yerde. Eğitimin bir parçası olarak soğukluğu hayatını geçirmiş erkeklerden biri. İlerleyen bölümlerde göreceksiniz kötü mü, değil mi? Kötü olduğunu sanmıyorum. Bizim kuşağın temel sorunu bu: "Sevgisini göstermiyor, cezalandırmayı seviyor."
İzleyicimiz ekrandaki karakterleri çok benimsiyor. Çarşıda, pazarda görünce çekiniyor mu sizden?
Çekinmek ne kelime, korkuyor. Geçen annem hastaydı, ilaç almak için eczaneye gittim. Kasadaki kadın kafasını kaldırdı, 'Buyrun!' dedi. Göz göze gelince kıpkırmızı oldu, titremeye başladı. Ben panik oldum. "Korkmayın, korkmayın. Ben o değilim." dedim. Çok acayipti, bacakları çözüldü kadının.
Özel hayatınızda nasıl birisiniz?
Sert biri olduğum söylenemez. Çok eğlenceliyimdir. Ama sertim de çok serttir, onu biliyorum. O yüzüm yılda bir-iki kere görülür. Dünyanın en zor sinirlenen adamlardan biriyim.
Sizi en çok ne sinirlendirir?
Genel olarak iş ile ilgili mevzularda kendimi tutamam. Çok disiplinli biriyim mesela. Bir şey aksayınca sinirlerim tepeme çıkar. Sanatçıların bir yerlere hep geç kaldıkları söylenir, benim hiç böyle bir sorunum yoktur. 10.00'sa 10.00'dur. Biri bana projeyle ilgili ev ödevi verdiyse onu mutlaka yaparım. Benim verdiğimi biri yapmazsa fena sinirlenirim.
Av Mevsimi'nde babaydınız, bu dizide de babasınız. En baba rolünüz hangisi?
(Gülüyor) Bilmiyorum ki! Genelde en son rol, en güzel rol oluyor. Şimdi en baba rolüm Sami. Ama Av Mevsimi'ndeki baba da farklı bir roldü, trajik. Ağalık sistemi içinde kendini, ailesini kaybetmiş bir baba. Onun için o rolü de önemsiyorum. Şimdi konuştukça bakıyorum. Benim oynadığım karakterler bu toplumun bütün erkeklerini temsil ediyor.
Küçük rolleri büyütmeyi daha çok seviyorsunuz galiba?
Aynen öyle. Çok hoşuma gidiyor. Başrollerde de gözüm yok.
Yıllar sonra dizi sektörünün babası diye anılmak ister misiniz?
Bilmiyorum. Bundan sonra bütün babaları oynasam öyle anılır mıyım, bilmiyorum. Böyle anılmak beni mutsuz etmez. Bu adam kötüdür ve babadır demelerini kesinlikle istemem. Geçen bir senaryo geldi elime. İlk repliğe baktım bıraktım. Sami'de yaptığımın aynısını yapardım. Aynı şeyleri tekrar etmek istemediğim için topa girmedim.
Bildiğim kadarıyla çocuğunuz yok. 'Ne zaman gerçek baba olacaksınız' diyen oluyor mu?
Bu aralar çok soruluyor, yaşım da geldi galiba. Biz çok çocuk yapmışız aslında. İSM İkinci Kat, Antalya 5. Sokak Tiyatrosu, Antalya Devlet Tiyatrosu, Garaj İstanbul... Bunların altında yapılan oyunlar... Bunlar bizim çocuklarımız. Geçenlerde yeğenlerimle vakit geçiriyordum. Çok tatlılar. En son asistanımızın bir çocuğu oldu, bizim çocuğumuz olmuş gibi sevindik. Diğer çocuklara vakit ayırmaktan gerçek çocuğu yapamadık.
Yaşlanınca kim bakacak size?
Hiç bilmiyorum. Oraları hiç düşünmedim. Benim o anlamda gelenekçi bir tarafım yok. Soyum devam etsin vb. Yaşlanınca mutlaka bir sahip çıkanımız olur.
***
"Gazeteci olmak istiyordum"
Üniversite tercihinde birinci sıraya tıp yazmışsınız. Sahnede çok oynuyorsunuz, doktor olsaydınız kim bilir kaç kişinin hayatıyla oynardınız?
Öyle düşünme! (Gülüşmeler) Doktor olsaydım elimde çok hasta ölmezdi herhalde. Okulu bitirdikten sonra İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda Sevgili Doktor (Anton Cehov) oyununu oynadım, dişçiyi canlandırdım. O dişçide ne güldüm anlatamam. Ben ne doktor olurmuşum diyordum kendi kendine. Benim kuşağımdakilerden hemen herkes doktor olmak istiyordu. Ondan yazdım.
Küçükken yine doktor mu olmak istiyordunuz?
Bir ara gazeteci olmak istiyordum. Her şeyi yazdım. Ama hem Ankara hem de İstanbul konservatuvarı kazandım. İstanbul'a gelip oyuncu olmayı tercih ettim.
Oyunculuk yormuyor mu? Simitçi dükkânı açmayı hiç hayal etmediniz mi?
Hiç aklıma gelmedi. Ama zaman zaman oyunculuk yapmanın tadını çıkaramadığını düşünüyorum. Mesela sadece Sami'yi oynamak çok büyük bir lüks. Onunla yaşayacaksın, sadece rolünü düşüneceksin. Garip! Bunu yaşamayı gerçekten isterdim. Bu aralar Garajistanbul'un yönetimiyle eşim (Övül Avkıran) ilgileniyor. Son dönemde biraz daha parlamamın sebebi de bu.
***
"Somali, Shakespeare' den daha önemli"
Aynı anda oyunculuk, sanat yönetmenliği ve yönetmen şapkası kullanıyorsunuz. Şapkadan neler çıkacak bu yıl?
Garajistanbul'un dışında rejisörlük yapma niyetinde değilim. Kendi hikâyelerimi anlatmak istiyorum artık. Bu saatten sonra Shakespeare ya da Çehov sahneye koymak beni hiç ilgilendirmiyor. Maxim Gorki'nin Ayak Takımı Arasında'yı konuşuyor herkes. Çok güzel projeydi ama ben bir daha Gorki sahnelemek istemiyorum.
Klasiklerden soğudunuz mu?
Klasiklere karşı hayranlığım devam ediyor. Benim anlatmak istediğim hikâye bugünün gerçekleri. Yunanistan'ın parası iki hafta sonra bitecekmiş. Her gün Güney Afrika'da insanlar ölüyor ama bunun çaresi bulunamıyor. Bunlar işlenmeli.
Somali'yi işleyin o zaman.
Somali demeyelim tek başına. Benim kafam şöyle çalışıyor: "Dünyada Afrika'yı aç bırakan ne? Açlık nasıl oluşuyor? Kim bundan faydalanıyor?" sorularıyla ilgileniyorum. Aynı şey Filistin'de var. Bunlar bana Shakespeare'den daha önemli geliyor.
Gündeminize aldığınız bir sorun var mı?
Aklımızda var bir şeyler. Politik Oyunlar Festivali'nde iki okuma yaptık. Bejan Matur'un Dağın Ardına Bakmak kitabı mesela. Bizi çok ilgilendiriyor. Türkiye'nin en büyük sorununu işliyor. Ama Sami başrole geçince bunu biraz askıya aldık.
Garajistanbul'da bir değişim var. Kulislerde tiyatroyu ikinci plana alacağınız konuşuluyor.
Başından beri tiyatro, dans ve müzik üzerine kurduk her şeyi. Biri ön plana çıkmadı. Ancak beş yıldır önce tiyatro ve dans programı yapıyor, müziğe sonradan bakıyorduk. Bu yıl konserlere ağırlık vereceğiz.
***
"Türkiye'de herkes şike yapıyor"
Bir dizidesiniz, bir tiyatroda. Kendinize ne zaman vakit ayırıyorsunuz?
Çok fazla vakit ayıramıyorum. Zaman buldukça televizyonu açıp maç izliyorum. Onun dışında başka bir şey yok. Arada basket maçlarına bakıyorum.
Hangi takımın taraftarısınız? Maçlara gidiyor musunuz?
Antalyaspor taraftarıyım. İstanbul'a geleli 33 sene oldu ve hiç maça gitmedim. Sonuçları merak ediyorum, internet sitelerinden özetini izliyorum. Gittiğim bir maç var. Van'da reji yaparken Vanspor-Fenerbahçe maçına gitmiştim.
Stada girmeden futbol hayranı olmak da garip.
Çok güzel bir hikâye. Beynimin resetlendiği yer orası olduğu için belki çok seviyorum.
Şike var gündemde. Size buradan oyun konusu da çıkar.
Şikeyi çok korkunç buluyorum. Sahnede de işlenebilir tabii. Olay Antalya'ya da bulaşsa korkunç. Ama hepimiz şike yapıyoruz. Bir yere gideceksin mesela. 'Gitmek istemiyor, gidelim bari' diyor. Şikeyi o anlamda kullanmak lazım. Hayatımızın her yerinde küçük şikeler var. Çok acayip bir tema.
Peki, hayatımızda bu kadar işlenebilecek konu varken neden iyi Türk oyunları çıkmıyor?
Ben o kadar karamsar bakmıyorum. Bence iyi yazar da çıkıyor, iyi oyuncu-yönetmen de. Televizyon, tiyatroyu öldürmüyor. Sinema onları besliyor.
[Trebuie sa fiti inscris si conectat pentru a vedea acest link]
Mustafa Avkıran, Kuzey Güney'de sert mizaçlı bir aile babasını (Sami Tekinoğlu) oynuyor. Dizide eşini, çocuklarını döven oyuncu, gerçek hayatta sakin biri. "Disiplinsizliğe dayanamıyorum." diyor. Baba tiplemeleriyle dikkat çeken Avkıran'la baba bir röportaj gerçekleştirdik!
***
Kıvanç Tatlıtuğ'un ağzını burnunu dağıttığınız söyleniyor. Hiç acımadınız mı gencecik çocuğa?
(Gülüşmeler) O kadar değil. Şöyle bir şey var: Kıvanç'la ilk defa tanışmamıza rağmen baba-oğul, abi-kardeş ilişkisi oldu. Onun diziye çok pozitif yansıdığını düşünüyorum. Her sahneden önce nasıl daha iyi olabileceğine dair aramızda konuşuyoruz. O sahne çok yakından çekiliyordu. Vuruyorum ama gerçek etkisi uyandırmıyor. Kıvanç da en sonunda 'Vur Allah'ını seversen, bin kere tekrar edeceğiz.' dedi. Galiba 7-8 kere tekrar ettik.
Sizin de eliniz ağırmış maşallah!
(Gülüyor) Bilmiyorum. Onu bana sormayacaksın.
Kime sorayım?
Kıvanç'ı arayıp sorabilirsin. Yok, çok ağır olduğunu düşünmüyorum. Dövüş sahneleri televizyon sahnelerinin konuşulan dizilerinden biri olacak gibi. Hakkı neyse onu yapmaya çalıştık.
Tatlıtuğ'un seveni kadar, sevmeyeni de var. Arayıp 'Abi keşke biraz daha pataklasaydınız' diyen oldu mu?
Tam tersi, benden nefret ediyorlar. 'Yazık' diyorlar, 'Nasıl kıydın çocuğa?'
Peki daha önce adam dövdünüz mü?
1980 kuşağıyım ben. Çok gençken kavgaya karıştım. Bir güzel dayak yedim ama hiç dayak atmadım. Belki küçükken kardeşlerimi dövmüşümdür. Şimdilerde hep sert adam, dayak yiyen ya da atan adam rollerinde oynuyorum.
Neden hep sert adam? Yönetmenlere çok mu kötü görünüyorsunuz?
Tuhaf bir şey. 1990'lı yıllarda yaptığım işlerde yumuşak başlı, komik adamları oynuyordum. 2001'de Kınalı Kar hikâyesiyle beraber ilk defa hayatımda bıyık bıraktım, saçımı kestirdim. Birdenbire ortaya çıkan tiple sert bir mizaç oluştu. Beğenildiği için ondan sonra birkaç tane daha sert adam oynadım. Karakol'daki polis, Mutluluk'taki baba... Bu dizideki Sami karakteri şimdi farklı bir yerde. Eğitimin bir parçası olarak soğukluğu hayatını geçirmiş erkeklerden biri. İlerleyen bölümlerde göreceksiniz kötü mü, değil mi? Kötü olduğunu sanmıyorum. Bizim kuşağın temel sorunu bu: "Sevgisini göstermiyor, cezalandırmayı seviyor."
İzleyicimiz ekrandaki karakterleri çok benimsiyor. Çarşıda, pazarda görünce çekiniyor mu sizden?
Çekinmek ne kelime, korkuyor. Geçen annem hastaydı, ilaç almak için eczaneye gittim. Kasadaki kadın kafasını kaldırdı, 'Buyrun!' dedi. Göz göze gelince kıpkırmızı oldu, titremeye başladı. Ben panik oldum. "Korkmayın, korkmayın. Ben o değilim." dedim. Çok acayipti, bacakları çözüldü kadının.
Özel hayatınızda nasıl birisiniz?
Sert biri olduğum söylenemez. Çok eğlenceliyimdir. Ama sertim de çok serttir, onu biliyorum. O yüzüm yılda bir-iki kere görülür. Dünyanın en zor sinirlenen adamlardan biriyim.
Sizi en çok ne sinirlendirir?
Genel olarak iş ile ilgili mevzularda kendimi tutamam. Çok disiplinli biriyim mesela. Bir şey aksayınca sinirlerim tepeme çıkar. Sanatçıların bir yerlere hep geç kaldıkları söylenir, benim hiç böyle bir sorunum yoktur. 10.00'sa 10.00'dur. Biri bana projeyle ilgili ev ödevi verdiyse onu mutlaka yaparım. Benim verdiğimi biri yapmazsa fena sinirlenirim.
Av Mevsimi'nde babaydınız, bu dizide de babasınız. En baba rolünüz hangisi?
(Gülüyor) Bilmiyorum ki! Genelde en son rol, en güzel rol oluyor. Şimdi en baba rolüm Sami. Ama Av Mevsimi'ndeki baba da farklı bir roldü, trajik. Ağalık sistemi içinde kendini, ailesini kaybetmiş bir baba. Onun için o rolü de önemsiyorum. Şimdi konuştukça bakıyorum. Benim oynadığım karakterler bu toplumun bütün erkeklerini temsil ediyor.
Küçük rolleri büyütmeyi daha çok seviyorsunuz galiba?
Aynen öyle. Çok hoşuma gidiyor. Başrollerde de gözüm yok.
Yıllar sonra dizi sektörünün babası diye anılmak ister misiniz?
Bilmiyorum. Bundan sonra bütün babaları oynasam öyle anılır mıyım, bilmiyorum. Böyle anılmak beni mutsuz etmez. Bu adam kötüdür ve babadır demelerini kesinlikle istemem. Geçen bir senaryo geldi elime. İlk repliğe baktım bıraktım. Sami'de yaptığımın aynısını yapardım. Aynı şeyleri tekrar etmek istemediğim için topa girmedim.
Bildiğim kadarıyla çocuğunuz yok. 'Ne zaman gerçek baba olacaksınız' diyen oluyor mu?
Bu aralar çok soruluyor, yaşım da geldi galiba. Biz çok çocuk yapmışız aslında. İSM İkinci Kat, Antalya 5. Sokak Tiyatrosu, Antalya Devlet Tiyatrosu, Garaj İstanbul... Bunların altında yapılan oyunlar... Bunlar bizim çocuklarımız. Geçenlerde yeğenlerimle vakit geçiriyordum. Çok tatlılar. En son asistanımızın bir çocuğu oldu, bizim çocuğumuz olmuş gibi sevindik. Diğer çocuklara vakit ayırmaktan gerçek çocuğu yapamadık.
Yaşlanınca kim bakacak size?
Hiç bilmiyorum. Oraları hiç düşünmedim. Benim o anlamda gelenekçi bir tarafım yok. Soyum devam etsin vb. Yaşlanınca mutlaka bir sahip çıkanımız olur.
***
"Gazeteci olmak istiyordum"
Üniversite tercihinde birinci sıraya tıp yazmışsınız. Sahnede çok oynuyorsunuz, doktor olsaydınız kim bilir kaç kişinin hayatıyla oynardınız?
Öyle düşünme! (Gülüşmeler) Doktor olsaydım elimde çok hasta ölmezdi herhalde. Okulu bitirdikten sonra İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda Sevgili Doktor (Anton Cehov) oyununu oynadım, dişçiyi canlandırdım. O dişçide ne güldüm anlatamam. Ben ne doktor olurmuşum diyordum kendi kendine. Benim kuşağımdakilerden hemen herkes doktor olmak istiyordu. Ondan yazdım.
Küçükken yine doktor mu olmak istiyordunuz?
Bir ara gazeteci olmak istiyordum. Her şeyi yazdım. Ama hem Ankara hem de İstanbul konservatuvarı kazandım. İstanbul'a gelip oyuncu olmayı tercih ettim.
Oyunculuk yormuyor mu? Simitçi dükkânı açmayı hiç hayal etmediniz mi?
Hiç aklıma gelmedi. Ama zaman zaman oyunculuk yapmanın tadını çıkaramadığını düşünüyorum. Mesela sadece Sami'yi oynamak çok büyük bir lüks. Onunla yaşayacaksın, sadece rolünü düşüneceksin. Garip! Bunu yaşamayı gerçekten isterdim. Bu aralar Garajistanbul'un yönetimiyle eşim (Övül Avkıran) ilgileniyor. Son dönemde biraz daha parlamamın sebebi de bu.
***
"Somali, Shakespeare' den daha önemli"
Aynı anda oyunculuk, sanat yönetmenliği ve yönetmen şapkası kullanıyorsunuz. Şapkadan neler çıkacak bu yıl?
Garajistanbul'un dışında rejisörlük yapma niyetinde değilim. Kendi hikâyelerimi anlatmak istiyorum artık. Bu saatten sonra Shakespeare ya da Çehov sahneye koymak beni hiç ilgilendirmiyor. Maxim Gorki'nin Ayak Takımı Arasında'yı konuşuyor herkes. Çok güzel projeydi ama ben bir daha Gorki sahnelemek istemiyorum.
Klasiklerden soğudunuz mu?
Klasiklere karşı hayranlığım devam ediyor. Benim anlatmak istediğim hikâye bugünün gerçekleri. Yunanistan'ın parası iki hafta sonra bitecekmiş. Her gün Güney Afrika'da insanlar ölüyor ama bunun çaresi bulunamıyor. Bunlar işlenmeli.
Somali'yi işleyin o zaman.
Somali demeyelim tek başına. Benim kafam şöyle çalışıyor: "Dünyada Afrika'yı aç bırakan ne? Açlık nasıl oluşuyor? Kim bundan faydalanıyor?" sorularıyla ilgileniyorum. Aynı şey Filistin'de var. Bunlar bana Shakespeare'den daha önemli geliyor.
Gündeminize aldığınız bir sorun var mı?
Aklımızda var bir şeyler. Politik Oyunlar Festivali'nde iki okuma yaptık. Bejan Matur'un Dağın Ardına Bakmak kitabı mesela. Bizi çok ilgilendiriyor. Türkiye'nin en büyük sorununu işliyor. Ama Sami başrole geçince bunu biraz askıya aldık.
Garajistanbul'da bir değişim var. Kulislerde tiyatroyu ikinci plana alacağınız konuşuluyor.
Başından beri tiyatro, dans ve müzik üzerine kurduk her şeyi. Biri ön plana çıkmadı. Ancak beş yıldır önce tiyatro ve dans programı yapıyor, müziğe sonradan bakıyorduk. Bu yıl konserlere ağırlık vereceğiz.
***
"Türkiye'de herkes şike yapıyor"
Bir dizidesiniz, bir tiyatroda. Kendinize ne zaman vakit ayırıyorsunuz?
Çok fazla vakit ayıramıyorum. Zaman buldukça televizyonu açıp maç izliyorum. Onun dışında başka bir şey yok. Arada basket maçlarına bakıyorum.
Hangi takımın taraftarısınız? Maçlara gidiyor musunuz?
Antalyaspor taraftarıyım. İstanbul'a geleli 33 sene oldu ve hiç maça gitmedim. Sonuçları merak ediyorum, internet sitelerinden özetini izliyorum. Gittiğim bir maç var. Van'da reji yaparken Vanspor-Fenerbahçe maçına gitmiştim.
Stada girmeden futbol hayranı olmak da garip.
Çok güzel bir hikâye. Beynimin resetlendiği yer orası olduğu için belki çok seviyorum.
Şike var gündemde. Size buradan oyun konusu da çıkar.
Şikeyi çok korkunç buluyorum. Sahnede de işlenebilir tabii. Olay Antalya'ya da bulaşsa korkunç. Ama hepimiz şike yapıyoruz. Bir yere gideceksin mesela. 'Gitmek istemiyor, gidelim bari' diyor. Şikeyi o anlamda kullanmak lazım. Hayatımızın her yerinde küçük şikeler var. Çok acayip bir tema.
Peki, hayatımızda bu kadar işlenebilecek konu varken neden iyi Türk oyunları çıkmıyor?
Ben o kadar karamsar bakmıyorum. Bence iyi yazar da çıkıyor, iyi oyuncu-yönetmen de. Televizyon, tiyatroyu öldürmüyor. Sinema onları besliyor.
[Trebuie sa fiti inscris si conectat pentru a vedea acest link]
Re: Kuzey Güney - Inima de frate
Promo ep.3
Kuzey:Cemre,thank you for coming tonight.
Guney: Did you go because of him? Why aren’t you answering me? Tell me!
The man talking to Kuzey's father: I won’t forgive your son even if it kills me.
Kuzey: He called me a murderer. (Mom: I'm sorry)
Kuzey's father:My son has already taken the punishment the law has given him, it is finished.
Kuzey:Whose punishment am I taking?
Guney:Enough! Shut up..
Cemre's mother:Did Güney understand that Kuzey is in love with you?
Kuzey:Cemre,thank you for coming tonight.
Guney: Did you go because of him? Why aren’t you answering me? Tell me!
The man talking to Kuzey's father: I won’t forgive your son even if it kills me.
Kuzey: He called me a murderer. (Mom: I'm sorry)
Kuzey's father:My son has already taken the punishment the law has given him, it is finished.
Kuzey:Whose punishment am I taking?
Guney:Enough! Shut up..
Cemre's mother:Did Güney understand that Kuzey is in love with you?
Nicky- vip
- Mesaje : 1983
Data de inscriere : 29/08/2010
Re: Kuzey Güney - Inima de frate
GEÇMİŞİN YÜKÜ KUZEY’E AĞIR GELİYOR!
Yayınlanan iki bölümünün tekrarını izleyebildiğiniz Kuzey Güney, 3. bölümü itibariyle yayınına tekrarsız devam edecek.
Güney’in yaptığı kazayı üzerine alarak “Katil” damgası yiyen Kuzey, geçmişin yükünden kurtulamıyor.
Kuzey’in içinde hesaplaşma yaşadığı günlerde, kaza sonucunda ölen çocuğun babasının eve gelerek Kuzey’den hesap sorması, onu ailesine ve en önemlisi her şeyi elinden alan Güney’e karşı daha da dolduruyor.
Cemra artık Kuzey’in ona karşı olan duygularını biliyor. Cemre’nin dövüş gecesi Kuzey’in yanına gitmesi, Güney’i rahatsız ediyor. İki kardeş arasındaki ipler iyice geriliyor.
Öte yandan Güney ve Banu arasındaki yakınlaşma devam ediyor. Cemre bu yakınlaşmaya şahit olacak mı?
Kuzey, Cemre’yle olan ilişkisine nasıl devam edecek?
Güney, Kuzey’in Cemre’ye karşı duygularını hissediyor mu?
Hepsinin cevabı 21 Eylül Çarşamba akşamı 3. bölümüyle ekranlara gelecek Kuzey Güney’de.(Setarkası.com)
[Trebuie sa fiti inscris si conectat pentru a vedea acest link]
Yayınlanan iki bölümünün tekrarını izleyebildiğiniz Kuzey Güney, 3. bölümü itibariyle yayınına tekrarsız devam edecek.
Güney’in yaptığı kazayı üzerine alarak “Katil” damgası yiyen Kuzey, geçmişin yükünden kurtulamıyor.
Kuzey’in içinde hesaplaşma yaşadığı günlerde, kaza sonucunda ölen çocuğun babasının eve gelerek Kuzey’den hesap sorması, onu ailesine ve en önemlisi her şeyi elinden alan Güney’e karşı daha da dolduruyor.
Cemra artık Kuzey’in ona karşı olan duygularını biliyor. Cemre’nin dövüş gecesi Kuzey’in yanına gitmesi, Güney’i rahatsız ediyor. İki kardeş arasındaki ipler iyice geriliyor.
Öte yandan Güney ve Banu arasındaki yakınlaşma devam ediyor. Cemre bu yakınlaşmaya şahit olacak mı?
Kuzey, Cemre’yle olan ilişkisine nasıl devam edecek?
Güney, Kuzey’in Cemre’ye karşı duygularını hissediyor mu?
Hepsinin cevabı 21 Eylül Çarşamba akşamı 3. bölümüyle ekranlara gelecek Kuzey Güney’de.(Setarkası.com)
[Trebuie sa fiti inscris si conectat pentru a vedea acest link]
carmen_- vip
- Mesaje : 2242
Data de inscriere : 26/09/2010
Localizare : in vestul tari
Re: Kuzey Güney - Inima de frate
Kuzey Guney Ep.1 cu sub.engleză:
Ultima editare efectuata de catre Nicky in Vin 01 Iul 2016, 8:04 am, editata de 1 ori
Nicky- vip
- Mesaje : 1983
Data de inscriere : 29/08/2010
Re: Kuzey Güney - Inima de frate
Kuzey Guney Ep.2 cu sub.engleză:
Ultima editare efectuata de catre Nicky in Vin 01 Iul 2016, 8:05 am, editata de 1 ori
Nicky- vip
- Mesaje : 1983
Data de inscriere : 29/08/2010
carmen_- vip
- Mesaje : 2242
Data de inscriere : 26/09/2010
Localizare : in vestul tari
Re: Kuzey Güney - Inima de frate
Cemre yüzünden bütün dengeler bozuluyor
19.09.2011 19:51
Kanal D'Nin başrollerinde; Kivanç Tatlıtuğ, Buğra Gülsoy am Öykü Karayel'in oynadıkları "Kuzey Güney", Carsamba akşamı 3.bölümü Ile ekrana geliyor.
Kuzey, hayatını tehlikeye attığı boks maçını sürdürürken, Cemre de Ali'den öğrendiklerinin şokunu yaşamaktadır. O gecenin galibi Kuzey, bu yeteneğini paraya çevirmenin bir yolunu bulmuştur ama, ertesi arma hayatının önüne Yeni bir Engel dikilir. Güney'in yaptığı kazada Olen gencin ailesi, Kuzey'in karşısına çıkar. Ve Güney'le ilgili Yeni bir şey daha öğrenen Kuzey, Güney'e karşı derinlerde bir düğüm daha atar. Güney'in Antalya'da katılacağı golf turnuvasında Banu'nun da olacağını öğrenen Cemre, ne olursa olsun Güney'i orada yalnız bırakmamaya kararlıdır. Handan'a ISE bu gezi oğulları arasındaki buzları eritmek için bir fırsat olarak görünür. Güney'e Kuzey'i de götürmesi için ısrar Eder. Güney istemeyerek am nasıl Olsa gelmeyeceğini düşünerek Kuzey'e Antalya'ya gelmesini teklif Eder. Kuzey de Kabul Eder ama Cemre'nin de geleceğini daha sonra öğrenecektir.
Yıllar sonra BIR tatil ortamında, Ali'nin de katılımıyla Eski dostlar buluşur. Neşeli başlayan seyahat, IKI kardeşin arasındaki mesafeyi kapatmaya yetmeyecektir. Cemre yüzünden bütün dengeler BIR Anda bozulur.
[Trebuie sa fiti inscris si conectat pentru a vedea acest link]
carmen_- vip
- Mesaje : 2242
Data de inscriere : 26/09/2010
Localizare : in vestul tari
Re: Kuzey Güney - Inima de frate
Kıvanç'a uzman desteği
Kıvanç Tatlıtuğ'un Kuzey Güney dizisindeki dövüş sahneleri bazı profesyoneller tarafından eleştirilmiş, "Duruşu boksöre benzemiyor" denilmişti. Kıvanç da bunun üzerine çok mantıklı bir açıklama getirmiş ve "Ben boks şampiyonasına katılmayacağım ki" diye yanıt vermişti.
Yıllardır ekranlarda boks ve Uzakdoğu dövüş sporlarını anlatan spiker Bilgehan Demir'e, Kıvanç'ı nasıl bulduğunu sordum. Zira Demir sadece profesyonel boks değil, kafes dövüşünden, kick boks ve Amerikan Güreşi'ne kadar çok geniş bir yelpazede bilgi ve görgü sahibiydi.
"Ben Kıvanç'ı iyi buldum" dedi ve ekledi: "Teknik olarak iyi düzeydeydi. Belli ki bu rol için kendini çok iyi hazırlamış, çok çalışmış. Bence bu kadar ağır eleştirileri hak etmiyor."
[Trebuie sa fiti inscris si conectat pentru a vedea acest link]
Kıvanç Tatlıtuğ'un Kuzey Güney dizisindeki dövüş sahneleri bazı profesyoneller tarafından eleştirilmiş, "Duruşu boksöre benzemiyor" denilmişti. Kıvanç da bunun üzerine çok mantıklı bir açıklama getirmiş ve "Ben boks şampiyonasına katılmayacağım ki" diye yanıt vermişti.
Yıllardır ekranlarda boks ve Uzakdoğu dövüş sporlarını anlatan spiker Bilgehan Demir'e, Kıvanç'ı nasıl bulduğunu sordum. Zira Demir sadece profesyonel boks değil, kafes dövüşünden, kick boks ve Amerikan Güreşi'ne kadar çok geniş bir yelpazede bilgi ve görgü sahibiydi.
"Ben Kıvanç'ı iyi buldum" dedi ve ekledi: "Teknik olarak iyi düzeydeydi. Belli ki bu rol için kendini çok iyi hazırlamış, çok çalışmış. Bence bu kadar ağır eleştirileri hak etmiyor."
[Trebuie sa fiti inscris si conectat pentru a vedea acest link]
carmen_- vip
- Mesaje : 2242
Data de inscriere : 26/09/2010
Localizare : in vestul tari
Re: Kuzey Güney - Inima de frate
Promo ep.3
Episode 3:
Cemre received the shock of her life when Ali told her about Kuzey's feelings. The winner of the boxing match is Kuzey. He has found a way to earn money using his fighting skills, but the very next day there will be a new obstacle in Kuzey's life. The family of the young man that died in the accident caused by Güney will face Kuzey.Kuzey will get more upset with Güney when he learns something about him. When Cemre learns that Banu will also be attending the golf tournament in Antalya she decides to go too. Handan sees this trip as an opportunity to melt the ice between her two sons. She insists to Güney on taking Kuzey with him. Güney unwillingly invites Kuzey to come with him thinking he will decline anyway. Kuzey will accept the offer, but will only learn afterwards that Cemre is also coming.
With the participation of Ali, the old friends meet again in a holiday environment after a lot of years. The trip that began happy is not enough to close the distance between the brothers. All of a sudden all balances are destroyed because of Cemre.
Cemre a primit socul vietii ei cand Ali i-a spus despre sentimentele lui Kuzey.Castigatorul meciului de box va fi Kuzey.El a gasit un mod de a castiga bani folosindu-si indemanarea de a se bate.Dar chiar din ziua urmatoare va apare un nou obstacol in viata lui Kuzey.Familia tanarului care murise in accidentul provocat de Guney se va intalni cu Kuzey.Kuzey se va supara si mai mult pe Guney atunci cand va afla ceva despre el.Cand Cemre afla ca Banu va participa si ea la turneul de golf din Antalya,se hotaraste sa mearga si ea.Handan considera aceasta excursie ca pe o ocazie pentru a sparge gheata dintre cei doi fii ai ei.Ea insista pe langa Guney sa-l ia si pe Kuzey cu el.Fara voia lui,Guney il invita pe Kuzey sa mearga cu el,gandindu-se ca acesta va refuza oricum.Kuzey va accepta oferta,dar pe urma va afla ca si Cemre va merge.
Cu participarea lui Ali,vechii prieteni se vor intâlni din nou intr-o atmosferă de vacanță,după foarte mulți ani.Excursia care a inceput intr-o notă veselă nu va fi suficientă pentru a reduce distanța dintre frați.Dintr-o dată tot echilibrul se strică din cauza lui Cemre.
Episode 3:
Cemre received the shock of her life when Ali told her about Kuzey's feelings. The winner of the boxing match is Kuzey. He has found a way to earn money using his fighting skills, but the very next day there will be a new obstacle in Kuzey's life. The family of the young man that died in the accident caused by Güney will face Kuzey.Kuzey will get more upset with Güney when he learns something about him. When Cemre learns that Banu will also be attending the golf tournament in Antalya she decides to go too. Handan sees this trip as an opportunity to melt the ice between her two sons. She insists to Güney on taking Kuzey with him. Güney unwillingly invites Kuzey to come with him thinking he will decline anyway. Kuzey will accept the offer, but will only learn afterwards that Cemre is also coming.
With the participation of Ali, the old friends meet again in a holiday environment after a lot of years. The trip that began happy is not enough to close the distance between the brothers. All of a sudden all balances are destroyed because of Cemre.
Cemre a primit socul vietii ei cand Ali i-a spus despre sentimentele lui Kuzey.Castigatorul meciului de box va fi Kuzey.El a gasit un mod de a castiga bani folosindu-si indemanarea de a se bate.Dar chiar din ziua urmatoare va apare un nou obstacol in viata lui Kuzey.Familia tanarului care murise in accidentul provocat de Guney se va intalni cu Kuzey.Kuzey se va supara si mai mult pe Guney atunci cand va afla ceva despre el.Cand Cemre afla ca Banu va participa si ea la turneul de golf din Antalya,se hotaraste sa mearga si ea.Handan considera aceasta excursie ca pe o ocazie pentru a sparge gheata dintre cei doi fii ai ei.Ea insista pe langa Guney sa-l ia si pe Kuzey cu el.Fara voia lui,Guney il invita pe Kuzey sa mearga cu el,gandindu-se ca acesta va refuza oricum.Kuzey va accepta oferta,dar pe urma va afla ca si Cemre va merge.
Cu participarea lui Ali,vechii prieteni se vor intâlni din nou intr-o atmosferă de vacanță,după foarte mulți ani.Excursia care a inceput intr-o notă veselă nu va fi suficientă pentru a reduce distanța dintre frați.Dintr-o dată tot echilibrul se strică din cauza lui Cemre.
Nicky- vip
- Mesaje : 1983
Data de inscriere : 29/08/2010
carmen_- vip
- Mesaje : 2242
Data de inscriere : 26/09/2010
Localizare : in vestul tari
carmen_- vip
- Mesaje : 2242
Data de inscriere : 26/09/2010
Localizare : in vestul tari
carmen_- vip
- Mesaje : 2242
Data de inscriere : 26/09/2010
Localizare : in vestul tari
carmen_- vip
- Mesaje : 2242
Data de inscriere : 26/09/2010
Localizare : in vestul tari
carmen_- vip
- Mesaje : 2242
Data de inscriere : 26/09/2010
Localizare : in vestul tari
carmen_- vip
- Mesaje : 2242
Data de inscriere : 26/09/2010
Localizare : in vestul tari
Pagina 3 din 6 • 1, 2, 3, 4, 5, 6
Subiecte similare
» 31. AŞK ve CEZA - Dragoste şi pedeapsă -Love & Punishment - General Discussions - Comentarii
» Aţi dorii să vedeţi pe programul Kanal D Romania filmul Gönülçelen (Inima furată) ?
» De pe buze la Inima
» Inima nebuna
» 11. Gonulcelen - Inima furata
» Aţi dorii să vedeţi pe programul Kanal D Romania filmul Gönülçelen (Inima furată) ?
» De pe buze la Inima
» Inima nebuna
» 11. Gonulcelen - Inima furata
Pagina 3 din 6
Permisiunile acestui forum:
Nu puteti raspunde la subiectele acestui forum
|
|