1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
+16
vania_e
rina-rina
Lucica10
gabriela
iulianagl
Garo
vivi
daniela69ize
dana17
lica54
florica
costina
Admin_dea05
alitheea
andreea90
DENISA
20 participanți
Pagina 19 din 41
Pagina 19 din 41 • 1 ... 11 ... 18, 19, 20 ... 30 ... 41
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
buna seara,doamnelor!...ma bucur pt.tot ce postati,mai ales ca acum am net...vesti bune,poze frumoase...intrebare:cum de a "scapat"
pina acum Cansel singur si fara inel???!!!!!!
astept sa inceapa serialul,cred ca s/au distrat f.bine toti...Cansel ne transmite ca este din nou stapin pe viata lui,ma bucur pt.el...este un om deosebit,ferice de cea care/l va cucerii!!!
noapte buna si o zi cit mai usoara,miine, pa
pina acum Cansel singur si fara inel???!!!!!!
astept sa inceapa serialul,cred ca s/au distrat f.bine toti...Cansel ne transmite ca este din nou stapin pe viata lui,ma bucur pt.el...este un om deosebit,ferice de cea care/l va cucerii!!!
noapte buna si o zi cit mai usoara,miine, pa
Garo- vip
- Mesaje : 1155
Data de inscriere : 13/07/2010
andreea90- vip
- Mesaje : 2653
Data de inscriere : 02/03/2011
Varsta : 34
Localizare : constanta
andreea90- vip
- Mesaje : 2653
Data de inscriere : 02/03/2011
Varsta : 34
Localizare : constanta
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
Fetelor dar ce bine arata frumosul nostru!!!!
Admin_dea05- Admin
- Mesaje : 30921
Data de inscriere : 12/09/2009
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
Dragalaselor am ajuns la timp acasa sa servim cafeluta impreuna!!!!
lica54- vip
- Mesaje : 14345
Data de inscriere : 11/03/2010
Varsta : 70
Localizare : Galati
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
Multumesc Lica de cafeluta .Eu i-am adus pe noile personaje ale noastre.
Admin_dea05- Admin
- Mesaje : 30921
Data de inscriere : 12/09/2009
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
O zi minunata tuturor ...
Vesel Canselu ' nostru ... Se alinta ... si stie ca ne placeeeee ... E un dulce ... e pe drumul cel bun ... E luptator ... si joaca cinstit ... El da semne ca-si revine , ca macar lupta si asta ma bucura enorm ...
Pot sa merg spre casa ... Mi-a trecut si mie ... tristetea ....
Chiar e un dulce ...
Fara inel ??? Destinul ... Cel mai usor de dat vina ...
Cine-i v-a cuceri inima ... O mare fericita ... o mare luptatoare ... O femeie adevarata ...
Super arata ... Adolescent ... cupidon
Astept sa vad ce au filmat ... Ce o fi scos din el ??? Poate si filmarile l-au ajutat ... Scenariul ... scenele ... vorbele ...
" Lacrimi ??? !!!!!! ? Nu-mi pasa ca plange ... Merita ... " Parca asta vrea sa spuna in promo cu propria voce ... si convingere ... Neiertator ...
Lacrimile cui ... Da , mi-a placut cand a zis ca , baietii buni nu castiga intotdeauna ... Da... Asa si este ...
Dar raman buni si iubiti ... si trec mai departe ... cu capul sus , stiind ca au jucat corect ...
Si viata in cele din urma ii v-a rasplati ... Si norocul ... Sper ...
Va pup pe toate ...
Ce dragut ... Trag femeile de pantalonii lui ... si-i sant la picioare ...
Si el parca zice : Ce vreti fetelor , ce cautati ??? cupidon cupidon cupidon Super ....!!!!!!
Si eu vroiam sa spun asta aseara , Garo , dar parca mi-a fost frica sa zic : " Hop " ... Dar daca sare intr-un picior ... e bine ....Garo a scris:buna seara,doamnelor!...ma bucur pt.tot ce postati,mai ales ca acum am net...vesti bune,poze frumoase...intrebare:cum de a "scapat"
pina acum Cansel singur si fara inel???!!!!!!
astept sa inceapa serialul,cred ca s/au distrat f.bine toti...Cansel ne transmite ca este din nou stapin pe viata lui,ma bucur pt.el...este un om deosebit,ferice de cea care/l va cucerii!!!
Vesel Canselu ' nostru ... Se alinta ... si stie ca ne placeeeee ... E un dulce ... e pe drumul cel bun ... E luptator ... si joaca cinstit ... El da semne ca-si revine , ca macar lupta si asta ma bucura enorm ...
Pot sa merg spre casa ... Mi-a trecut si mie ... tristetea ....
Chiar e un dulce ...
Fara inel ??? Destinul ... Cel mai usor de dat vina ...
Cine-i v-a cuceri inima ... O mare fericita ... o mare luptatoare ... O femeie adevarata ...
Super arata ... Adolescent ... cupidon
Astept sa vad ce au filmat ... Ce o fi scos din el ??? Poate si filmarile l-au ajutat ... Scenariul ... scenele ... vorbele ...
" Lacrimi ??? !!!!!! ? Nu-mi pasa ca plange ... Merita ... " Parca asta vrea sa spuna in promo cu propria voce ... si convingere ... Neiertator ...
Lacrimile cui ... Da , mi-a placut cand a zis ca , baietii buni nu castiga intotdeauna ... Da... Asa si este ...
Dar raman buni si iubiti ... si trec mai departe ... cu capul sus , stiind ca au jucat corect ...
Si viata in cele din urma ii v-a rasplati ... Si norocul ... Sper ...
Va pup pe toate ...
Ce dragut ... Trag femeile de pantalonii lui ... si-i sant la picioare ...
Si el parca zice : Ce vreti fetelor , ce cautati ??? cupidon cupidon cupidon Super ....!!!!!!
dana17- vip
- Mesaje : 3577
Data de inscriere : 17/04/2010
Localizare : Iasi
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
Buna ziua dragelor Ia uitati ce buna e si Fahriye ayyy ayyy.. de succes va fii proiectul asta ..sunt mai veseli actori .. parca mai profesionisti ..mai increzatori .. imi da o stare ca vor avea mare succes Va pup
andreea90- vip
- Mesaje : 2653
Data de inscriere : 02/03/2011
Varsta : 34
Localizare : constanta
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
Ce scumpete de baiat avem noi aici....daca eram si eu acolo il lasam fara pantaloni
Fahrive este o frumoasa am urmarit filmul Poveste de familie si mi-a placut de ea dar nu mi-a placut personajul Necla din film.
https://serialesitelenovelet.forumgratuit.ro/t33-yaprak-dokumupoveste-de-familie-sezonul-4
O zi frumoasa fetelor!
Fahrive este o frumoasa am urmarit filmul Poveste de familie si mi-a placut de ea dar nu mi-a placut personajul Necla din film.
https://serialesitelenovelet.forumgratuit.ro/t33-yaprak-dokumupoveste-de-familie-sezonul-4
O zi frumoasa fetelor!
Admin_dea05- Admin
- Mesaje : 30921
Data de inscriere : 12/09/2009
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
Buna drgutelor.Wauuuuuuuuuuuuu ce bine ii sade este tipul de barbat care-i sta bine cu orice.
iulianagl- moderator
- Mesaje : 39433
Data de inscriere : 02/03/2010
Varsta : 54
Localizare : Romania
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
ELLE DERGİSİ RÖPORTAJI
CANSEL ELÇİN MÜKEMMEL OLMAYA ÇALIŞMAK ÇOK SIKICI
Cansel Elçin’le dolunay öncesi uzun bir gün geçirdik. .Ve İstanbul’da olsak da kendimizi sık sık Paris’teymişiz gibi hissettik. Neden mi? SUZAN YURDACAN FOTOĞRAFLAR: ÜMİT SAVACI/FABRİKA STYLING: HAFİZE ÇELİKTÜRK
Mecburen bir Cumartesi günü buluşuyoruz. Benden on dakika sonra stüdyoya giren Cansel Elçin, herkesle tanışıp koltuğa oturduktan sonra az önce söylediğimi adeta bire bir tekrarlıyor: “Acıktım, acaba ne yesek?” O anda anlıyorum ki, her şey yolunda gidecek. Fotoğraflarını çekeceğimiz, söyleşi yapacağımız ünlü, içinden geleni söyleyen, doğal bir insan. Mönüyü inceleyip ikilem yaşıyoruz. Köfteli “wrap” (dürüm) mi yoksa daha hafif bir şeyler mi? Benim gönlüm birincisinden yana olsa da, Cansel Elçin formumuzu korumamız gerektiğini hatırlatıp (sanki ihtiyacı varmış gibi) mozarella ve domatesli bir salata seçiyor. Saçları çekim için hazırlanırken teypsiz sohbete başlıyoruz. Ve bu defa ilk soruyu ben değil, röportaj yapmaya geldiğim bu insan yöneltiyor ve aksanımı soruyor. Tabii benim kendisine aynı şeyi sormama gerek yok, herkes gibi ben de Cansel Elçin’in Fransa’da bir “ömür” geçirdiğini biliyorum. Kitaplarının hangi dilde olduğunu merak ediyorum. Türk yazarlarını kesinlikle Türkçe, diğer kitapları Fransızca okumayı tercih ettiğini ancak laptop’ındaki her şeyin Fransızca yüklü olduğunu söylüyor.
KENDİSİYLE DALGA GEÇEBİLEN BİR İNSAN
Siparişlerimiz geldiğinde ben mozarellalı salataya bakıp “İnsan bununla doymaz ki!” diyorum. Bu yorumu “duymayan” Cansel Elçin, “Nefis görünüyor!” diye övüyor. Bakış açısı (farkı) denen şeyin bu olduğunu hatırlıyorum. Galiba o, her şeyden keyif almasını bilen insanlardan. Yeni dizisinin çekimleri yüzünden çok yorgun olduğunu söylüyor. Bu yorgun haliyse diğer halleri nasıldır diye merak ediyoruz; çünkü fotoğraf çekimi başladığında peş peşe birbirinden farklı mimikler yapıyor, biz tatmin olana kadar kıyafet değiştiriyor, çok eğleniyor. Bir ara çekilen pozlara hep beraber hızlıca bakıyoruz. Yakın plan bir fotoğrafı için “Burada kafam büyük çıkmış” diyor. “Aslında siz bu değil misiniz?” soruma bir ihtimal kızacağına (veya bozulacağına), kahkahayla cevap verip espirime katıldığını belli ediyor. Hafize (Çeliktürk) kendisine bir sonraki poz için hazırladığı kıyafetleri uzatırken, Cansel Elçin’in giyim ve moda konusunda yorumlar yapıyor. Kendisine ev sahipliği yapmış (modanın başkenti) Paris bunu duyup konuşabilseydi, kendisiyle gurur duyardı diye düşünüyorum. Çekime kısa molalar verdiğimizde kesinlikle bir kahve insanı olduğunu, nadiren ve ancak hatır için çay içtiğini anlatıyor.
PARİS’TE KALSAYDI NE OLURDU?
Sohbete başlıyoruz. Büyük laflar edip ezberlenmiş sloganlar atmıyor. Yıllar önce kendisine Türkiye’ye gelip dizi çekmesi için yapılan teklifi kabul etmeseydi ne olurdu? Bunu hiç düşünüp düşünmediğini sorduğumda “Evet. Ne zaman Paris’e gitsem aklıma bu gelir” diyor. Son 15 günlük (Paris) tatilinde de bunu düşündüğünü itiraf ediyor ve ekliyor: “Tabii ki çok şey farklı olurdu. Türkiye’de insanlar beni tanıyor. Onlarla konuştuğumda beni dinliyorlar, söyleyeceklerimi umursuyorlar. Bu çok güzel. Fransa’da da dizilerde oynarken tanıyanlar vardı; ancak Türkiye’deki kadar değildi. Sabah uğradığım fırında çalışan adam “Akşam sizi izledim” diyebiliyordu, o kadar.” Nasıl olduysa, araya bir futbol muhabbeti giriyor. Meğer Cansel Elçin bu konuda fanatikmiş; hem de kendi ligini kuracak kadar. (“Süper lige rakibiz!” diyor). Hatta büyük bir hayalini gerçekleştirip F1 pilotlarıyla bir vakıf yararına maç bile yapmış.
ŞÖHRETİ DEĞİL, İŞİNİ CİDDİYE ALIYOR
Peki şöhretle arası nasıl? “Tüm bunlar geçici. Hiçbirini çok fazla ciddiye almamaya çalışıyorum. Sadece işimi ciddiye alıyorum. Televizyonda görünmesem, bir iki ay sonra insanlar beni tanımaz” diyor. İzleyicinin kendisinden çok, canlandırdığı karakteri sevdiğine inanıyor. İşini yapıp beklentileri çok fazla düşünmemeye çalışıyor. Ve kendini bir oyuncu olarak “bu televizyon sanatında” çok fazla tekrarlamamayı umuyor. Ya kendisine hep benzer roller önerilirse? Hayır diyebilecek mi? “Bunu zaten yapıyorum. Şu anda oynadığım karakter bir öncekinden çok farklı. Tutkulu, kıskanç bir aşığı canlandırıyorum” diyor. Bu arada, benim görünce burun kıvırdığım “cherry” domatesli-mozarellalı salatasına dünyanın en güzel yemeğiymiş muamelesi yapmaya devam ediyor. O stüdyoda etrafımızda yedi-sekiz kişi daha ve fonda gürültü yokmuş, Paris’teki bir bistro’da oturmuşuz gibi yemeğini keyifle yiyor. Az önce söylediği bir söz aklıma geliyor: Çok basit şeylerden dahi keyif alabildiğini belirtmişti. Yeni dizisindeki o çok aşık adamın ilerleyen bölümlerde intikam peşinde olacağı tüyosunu verince; gerçek hayattaki Cansel, aşkta kazık yerse affeder miydi yoksa dizideki karakter gibi intikam almak ister miydi diye soruyorum. Ne de olsa bu yaşta artık kendini tanıyordur, bazı durumlarda ne tepki vereceğini biliyordur...”İnsan kendini tanıdığını zannediyor ama aslında tanımıyor. Bana gelince, ben sadece ne istemediğimi biliyorum” diyor. Aşkta, yaşadığı ilişkide kavga gürültü istemediğini anlatıyor. “İlişkide gerilimden zevk almam. Bazı insanlar beraberliklerinde kavgayı da sever ama ben bunu çok çocuksu buluyorum” diye açıklıyor. “Ve hatalı olduğunda özür dilemesini bileceksin” diye ekliyor. Özür dilemesini biliyor mu? “Gerektiğinde özür dilerim. Bazen her şey o kadar basit ki...Hepimizin sorunları ya da kompleksleri olabiliyor. Bunu anladığımızda her şey kolaylaşıyor. İnsan mükemmel olamaz” diyor. Mükemmel olmaya çalışan insanların çok sıkıcı olduğunu ekliyor. (Bu arada yüzündeki ifade, mimikleri adeta her dediğini destekliyor. Ne dediğini duymasanız dahi, yüzüne bakarak o anda ne hissettiğini anlıyoruz.) “O tür insanlara beş dakika dayanamam, onlarla bir kahve bile içmem” diyor. Kendi kusurlarımızla dalga geçmemiz gerektiğini söylüyor. Aslında çevremizdeki herkesin bizdeki her şeyi gördüğünü, mesela yalan söylediğimizde bunu anladığını vurguluyor. Ya pembe yalanlar? “Yalan yalandır. Pembesini söylersen devamı da gelir” sözleriyle bu konudaki tavrını belli ediyor.
DOLUNAY ARİFESİNDE CANSEL ELÇİN
Cansel Elçin acaba güne nasıl başlıyor? Ruh halini neler etkiliyor? “Bunun cevabı, önceki gün ne yaşadığıma bağlı olarak değişebilir” diyor. Ve hemen ekliyor: “Çok absürt gelebilir ama ben dolunaydan etkilenirim.” İçimden “Demek iyi yönde etkileniyor, dolunaya saatler kala canavarlaşmıyor, tam tersi keyfi yerinde oluyor” diye düşünüyorum; çünkü tam da bu gece dolunay var! Laf dönüp dolaşıp yine Paris’e geliyor. Paris’e dair ço basit şeyleri özlediğini anlatıyor. Kahvesini, şarabını, metroda seyahat ederken kitap okumayı, hatta restorandaki garsonun soğuk tavırlarını ya da samimiyetsizliğini...30 yıllık bir yaşamışlığın alışkanlıklarını...Dizi çekimleri yüzünden çok yoğun olmasına rağmen, ne zaman üç-dört günlük bir boşluk olsa Paris’e gidiyor. Kendisiyle bir günlük Paris seyahati yapsak nasıl geçerdi diye sorduğumda “Çok güzel geçerdi” diyor. Eminim öyle ama niye? Çünkü orada yaşarken rehberlik de yapmış, bu şehri adım adım biliyor. Zevk için rehber olmamış. “Fransız oyuncular, kiralarını ödeyebilmek için boş zamanlarında başka işlerde çalışırlar” diye açıklıyor. “Her 100 metrede bir anlatılacak ve gösterecek o kadar çok şey var ki...” deyip tek tek isimleriyle mekan ve yerleri sıralıyor. Paris gibi bir şehir, daha önce de söylediğim gibi, Cansel Elçin’i giyim kuşam konusunda da olumlu etkilemiş. “Etkiledi tabii; çünkü Fransızlar giyinmesini biliyorlar. Kendilerine neyin yakışacağını biliyorlar. Elbette seçenekleri de çok” diyor.
O gün çekilen fotoğraflara bakıp kendiniz karar verin; ancak tabii ki ELLE de (Fransız kökenli bir dergi olarak) Cansel Elçin’e nelerin yakışacağını iyi tahmin etti. ..Salatayla doyan, hiç kilo almayan Fransızlarla 30 yılını paylaşmış bir adama yemeği, şarabı seven bu insanların nasıl incecik kalabildiklerini soruyorum. Üstelik kendi de bu tarife uyuyor. Cansel Elçin, Fransızların yağlı yemeklerden ve tuzdan uzak durduklarını, özellikle Paris’te çoğu yere yürüyerek gittiklerini hatırlatıyor.
ARTIK KENDİ SESİYLE OYNASIN LÜTFEN
Cansel Elçin, Fransa’da dublaj yönetmenliği de yapmış. Fransa ve Amerika’da bir oyuncunun şivesi bir özellik, sempatik bir şey olarak kabul görüyor. Türkiye’deyse dizilerde mutlaka dublajla “giderilen bir kusur”. Oysa gerçek hayatta kimse Cansel Elçin’in bu Fransız aksanından şikayetçi değil! Bunu uzun uzun konuşuyoruz. Kendi bunu her projede dile getiriyor ancak ısrarcı da olmuyormuş. Üstelik hayranları da bu konuda kendisine sürekli mesajlar yazıyor, bunu yapmıyor diye kızıyorlarmış. Bu arada telefonunun çalmaması, hiç mesaj gelmemesi dikkatimi çekiyor. “Galiba telefonu arabada unutmuşum” diyor. Birisiyle yemek yerken, sohbet ederken telefonla ilgilenmekten hoşlanmıyormuş: “Sürekli telefonla haşır neşir olduğunuzda, anı yaşayamıyorsunuz.” Yani Cansel Elçin’le bir araya geldiğinizde öyle bir ihtimal yok!
OLGUNLAŞTI MI, YOKSA DEĞİŞTİ Mİ?
Çekim bitiyor. Cansel Elçin kendi kıyafetlerini ve Birkenstock’larını giyip gözlüklerini takıyor, sohbete devam ediyoruz. Bir erkeği olgunlaştıran nedir? Kendisinden yola çıkarak cevap veriyor. Biraz düşündükten sonra “Olgunlaştım demek biraz iddialı gelir ama galiba değiştim” diyor. “Olgunlaşma konusunda erkekler, kadınlara göre bir on sene geriden gidiyor. Kadınların hayata bakış açısı, felsefesi çok farklı. Ama herkes zamanla değişiyor, tercihlerimiz de. Aslında biz erkekler, adam olmak peşindeyiz” diyor. Kadınları dinlemeye çalıştığını, dillerini ancak çözdüğünü, çok iyi tanıdığını da iddia etmediğini söylüyor. “Bu dünyada pek çok (ünlü) erkek, kadınları bir ömür boyu tanıyamadığını söylerken, aksini söylemek bana mı kaldı..” Bununla birlikte çoğu zaman kadınlara hak verdiğini de ilave ediyor. “Kadınlara alttan bakıyorum” diyor. Ya hayalindeki aile? “Her insan çocuğu olsun ister. Çocukları çok seviyorum ve aile kurmak istiyorum. Bir yaştan sonra sahip olduğun tek şey, ailen ve çocukların. Aile kurmak, geleceğe duygusal bir yatırım. Ancak bunun için doğru kişiyi bulmak lazim” diye hatırlatıyor. Peki doğru kişiyi bulduğumuzu nasıl anlarız? “Gurur duyduğunuz bir insanla birlikte olduğunuz zaman, onunla aile kurabilirsiniz” diye kendi planları hakkında önemli bir tüyo veriyor.
Söyleşi bitiyor. Birazdan gerçekten dolunay çıkacak. Fabrika Stüdyosu’ndan ayrılırken “ruhu Fransız” bir erkek olarak kapıyı tutup önce biz hanımların çıkmasını bekliyor. Kendisiyle daha fazla vakit geçirmek isteyenlere, yeni dizisi “Yalancı Bahar”daki Cansel Elçin’le yani onun orada canlandıracağı komplike karakterle keyifli buluşmalar diliyoruz. Son soru: Bir oyuncunun en büyük korkusu nedir? Tereddüt etmeden “Kendisi tabii ki” diye cevaplıyor. “Oluyor mu, olmuyor mu.. Bu korku hep vardır. Sonra bir bakıyorsun ki, korkacak bir şey yokmuş” deyip veda ediyor.
ELLE Dergisi Eylül 2011
CANSEL ELÇİN MÜKEMMEL OLMAYA ÇALIŞMAK ÇOK SIKICI
Cansel Elçin’le dolunay öncesi uzun bir gün geçirdik. .Ve İstanbul’da olsak da kendimizi sık sık Paris’teymişiz gibi hissettik. Neden mi? SUZAN YURDACAN FOTOĞRAFLAR: ÜMİT SAVACI/FABRİKA STYLING: HAFİZE ÇELİKTÜRK
Mecburen bir Cumartesi günü buluşuyoruz. Benden on dakika sonra stüdyoya giren Cansel Elçin, herkesle tanışıp koltuğa oturduktan sonra az önce söylediğimi adeta bire bir tekrarlıyor: “Acıktım, acaba ne yesek?” O anda anlıyorum ki, her şey yolunda gidecek. Fotoğraflarını çekeceğimiz, söyleşi yapacağımız ünlü, içinden geleni söyleyen, doğal bir insan. Mönüyü inceleyip ikilem yaşıyoruz. Köfteli “wrap” (dürüm) mi yoksa daha hafif bir şeyler mi? Benim gönlüm birincisinden yana olsa da, Cansel Elçin formumuzu korumamız gerektiğini hatırlatıp (sanki ihtiyacı varmış gibi) mozarella ve domatesli bir salata seçiyor. Saçları çekim için hazırlanırken teypsiz sohbete başlıyoruz. Ve bu defa ilk soruyu ben değil, röportaj yapmaya geldiğim bu insan yöneltiyor ve aksanımı soruyor. Tabii benim kendisine aynı şeyi sormama gerek yok, herkes gibi ben de Cansel Elçin’in Fransa’da bir “ömür” geçirdiğini biliyorum. Kitaplarının hangi dilde olduğunu merak ediyorum. Türk yazarlarını kesinlikle Türkçe, diğer kitapları Fransızca okumayı tercih ettiğini ancak laptop’ındaki her şeyin Fransızca yüklü olduğunu söylüyor.
KENDİSİYLE DALGA GEÇEBİLEN BİR İNSAN
Siparişlerimiz geldiğinde ben mozarellalı salataya bakıp “İnsan bununla doymaz ki!” diyorum. Bu yorumu “duymayan” Cansel Elçin, “Nefis görünüyor!” diye övüyor. Bakış açısı (farkı) denen şeyin bu olduğunu hatırlıyorum. Galiba o, her şeyden keyif almasını bilen insanlardan. Yeni dizisinin çekimleri yüzünden çok yorgun olduğunu söylüyor. Bu yorgun haliyse diğer halleri nasıldır diye merak ediyoruz; çünkü fotoğraf çekimi başladığında peş peşe birbirinden farklı mimikler yapıyor, biz tatmin olana kadar kıyafet değiştiriyor, çok eğleniyor. Bir ara çekilen pozlara hep beraber hızlıca bakıyoruz. Yakın plan bir fotoğrafı için “Burada kafam büyük çıkmış” diyor. “Aslında siz bu değil misiniz?” soruma bir ihtimal kızacağına (veya bozulacağına), kahkahayla cevap verip espirime katıldığını belli ediyor. Hafize (Çeliktürk) kendisine bir sonraki poz için hazırladığı kıyafetleri uzatırken, Cansel Elçin’in giyim ve moda konusunda yorumlar yapıyor. Kendisine ev sahipliği yapmış (modanın başkenti) Paris bunu duyup konuşabilseydi, kendisiyle gurur duyardı diye düşünüyorum. Çekime kısa molalar verdiğimizde kesinlikle bir kahve insanı olduğunu, nadiren ve ancak hatır için çay içtiğini anlatıyor.
PARİS’TE KALSAYDI NE OLURDU?
Sohbete başlıyoruz. Büyük laflar edip ezberlenmiş sloganlar atmıyor. Yıllar önce kendisine Türkiye’ye gelip dizi çekmesi için yapılan teklifi kabul etmeseydi ne olurdu? Bunu hiç düşünüp düşünmediğini sorduğumda “Evet. Ne zaman Paris’e gitsem aklıma bu gelir” diyor. Son 15 günlük (Paris) tatilinde de bunu düşündüğünü itiraf ediyor ve ekliyor: “Tabii ki çok şey farklı olurdu. Türkiye’de insanlar beni tanıyor. Onlarla konuştuğumda beni dinliyorlar, söyleyeceklerimi umursuyorlar. Bu çok güzel. Fransa’da da dizilerde oynarken tanıyanlar vardı; ancak Türkiye’deki kadar değildi. Sabah uğradığım fırında çalışan adam “Akşam sizi izledim” diyebiliyordu, o kadar.” Nasıl olduysa, araya bir futbol muhabbeti giriyor. Meğer Cansel Elçin bu konuda fanatikmiş; hem de kendi ligini kuracak kadar. (“Süper lige rakibiz!” diyor). Hatta büyük bir hayalini gerçekleştirip F1 pilotlarıyla bir vakıf yararına maç bile yapmış.
ŞÖHRETİ DEĞİL, İŞİNİ CİDDİYE ALIYOR
Peki şöhretle arası nasıl? “Tüm bunlar geçici. Hiçbirini çok fazla ciddiye almamaya çalışıyorum. Sadece işimi ciddiye alıyorum. Televizyonda görünmesem, bir iki ay sonra insanlar beni tanımaz” diyor. İzleyicinin kendisinden çok, canlandırdığı karakteri sevdiğine inanıyor. İşini yapıp beklentileri çok fazla düşünmemeye çalışıyor. Ve kendini bir oyuncu olarak “bu televizyon sanatında” çok fazla tekrarlamamayı umuyor. Ya kendisine hep benzer roller önerilirse? Hayır diyebilecek mi? “Bunu zaten yapıyorum. Şu anda oynadığım karakter bir öncekinden çok farklı. Tutkulu, kıskanç bir aşığı canlandırıyorum” diyor. Bu arada, benim görünce burun kıvırdığım “cherry” domatesli-mozarellalı salatasına dünyanın en güzel yemeğiymiş muamelesi yapmaya devam ediyor. O stüdyoda etrafımızda yedi-sekiz kişi daha ve fonda gürültü yokmuş, Paris’teki bir bistro’da oturmuşuz gibi yemeğini keyifle yiyor. Az önce söylediği bir söz aklıma geliyor: Çok basit şeylerden dahi keyif alabildiğini belirtmişti. Yeni dizisindeki o çok aşık adamın ilerleyen bölümlerde intikam peşinde olacağı tüyosunu verince; gerçek hayattaki Cansel, aşkta kazık yerse affeder miydi yoksa dizideki karakter gibi intikam almak ister miydi diye soruyorum. Ne de olsa bu yaşta artık kendini tanıyordur, bazı durumlarda ne tepki vereceğini biliyordur...”İnsan kendini tanıdığını zannediyor ama aslında tanımıyor. Bana gelince, ben sadece ne istemediğimi biliyorum” diyor. Aşkta, yaşadığı ilişkide kavga gürültü istemediğini anlatıyor. “İlişkide gerilimden zevk almam. Bazı insanlar beraberliklerinde kavgayı da sever ama ben bunu çok çocuksu buluyorum” diye açıklıyor. “Ve hatalı olduğunda özür dilemesini bileceksin” diye ekliyor. Özür dilemesini biliyor mu? “Gerektiğinde özür dilerim. Bazen her şey o kadar basit ki...Hepimizin sorunları ya da kompleksleri olabiliyor. Bunu anladığımızda her şey kolaylaşıyor. İnsan mükemmel olamaz” diyor. Mükemmel olmaya çalışan insanların çok sıkıcı olduğunu ekliyor. (Bu arada yüzündeki ifade, mimikleri adeta her dediğini destekliyor. Ne dediğini duymasanız dahi, yüzüne bakarak o anda ne hissettiğini anlıyoruz.) “O tür insanlara beş dakika dayanamam, onlarla bir kahve bile içmem” diyor. Kendi kusurlarımızla dalga geçmemiz gerektiğini söylüyor. Aslında çevremizdeki herkesin bizdeki her şeyi gördüğünü, mesela yalan söylediğimizde bunu anladığını vurguluyor. Ya pembe yalanlar? “Yalan yalandır. Pembesini söylersen devamı da gelir” sözleriyle bu konudaki tavrını belli ediyor.
DOLUNAY ARİFESİNDE CANSEL ELÇİN
Cansel Elçin acaba güne nasıl başlıyor? Ruh halini neler etkiliyor? “Bunun cevabı, önceki gün ne yaşadığıma bağlı olarak değişebilir” diyor. Ve hemen ekliyor: “Çok absürt gelebilir ama ben dolunaydan etkilenirim.” İçimden “Demek iyi yönde etkileniyor, dolunaya saatler kala canavarlaşmıyor, tam tersi keyfi yerinde oluyor” diye düşünüyorum; çünkü tam da bu gece dolunay var! Laf dönüp dolaşıp yine Paris’e geliyor. Paris’e dair ço basit şeyleri özlediğini anlatıyor. Kahvesini, şarabını, metroda seyahat ederken kitap okumayı, hatta restorandaki garsonun soğuk tavırlarını ya da samimiyetsizliğini...30 yıllık bir yaşamışlığın alışkanlıklarını...Dizi çekimleri yüzünden çok yoğun olmasına rağmen, ne zaman üç-dört günlük bir boşluk olsa Paris’e gidiyor. Kendisiyle bir günlük Paris seyahati yapsak nasıl geçerdi diye sorduğumda “Çok güzel geçerdi” diyor. Eminim öyle ama niye? Çünkü orada yaşarken rehberlik de yapmış, bu şehri adım adım biliyor. Zevk için rehber olmamış. “Fransız oyuncular, kiralarını ödeyebilmek için boş zamanlarında başka işlerde çalışırlar” diye açıklıyor. “Her 100 metrede bir anlatılacak ve gösterecek o kadar çok şey var ki...” deyip tek tek isimleriyle mekan ve yerleri sıralıyor. Paris gibi bir şehir, daha önce de söylediğim gibi, Cansel Elçin’i giyim kuşam konusunda da olumlu etkilemiş. “Etkiledi tabii; çünkü Fransızlar giyinmesini biliyorlar. Kendilerine neyin yakışacağını biliyorlar. Elbette seçenekleri de çok” diyor.
O gün çekilen fotoğraflara bakıp kendiniz karar verin; ancak tabii ki ELLE de (Fransız kökenli bir dergi olarak) Cansel Elçin’e nelerin yakışacağını iyi tahmin etti. ..Salatayla doyan, hiç kilo almayan Fransızlarla 30 yılını paylaşmış bir adama yemeği, şarabı seven bu insanların nasıl incecik kalabildiklerini soruyorum. Üstelik kendi de bu tarife uyuyor. Cansel Elçin, Fransızların yağlı yemeklerden ve tuzdan uzak durduklarını, özellikle Paris’te çoğu yere yürüyerek gittiklerini hatırlatıyor.
ARTIK KENDİ SESİYLE OYNASIN LÜTFEN
Cansel Elçin, Fransa’da dublaj yönetmenliği de yapmış. Fransa ve Amerika’da bir oyuncunun şivesi bir özellik, sempatik bir şey olarak kabul görüyor. Türkiye’deyse dizilerde mutlaka dublajla “giderilen bir kusur”. Oysa gerçek hayatta kimse Cansel Elçin’in bu Fransız aksanından şikayetçi değil! Bunu uzun uzun konuşuyoruz. Kendi bunu her projede dile getiriyor ancak ısrarcı da olmuyormuş. Üstelik hayranları da bu konuda kendisine sürekli mesajlar yazıyor, bunu yapmıyor diye kızıyorlarmış. Bu arada telefonunun çalmaması, hiç mesaj gelmemesi dikkatimi çekiyor. “Galiba telefonu arabada unutmuşum” diyor. Birisiyle yemek yerken, sohbet ederken telefonla ilgilenmekten hoşlanmıyormuş: “Sürekli telefonla haşır neşir olduğunuzda, anı yaşayamıyorsunuz.” Yani Cansel Elçin’le bir araya geldiğinizde öyle bir ihtimal yok!
OLGUNLAŞTI MI, YOKSA DEĞİŞTİ Mİ?
Çekim bitiyor. Cansel Elçin kendi kıyafetlerini ve Birkenstock’larını giyip gözlüklerini takıyor, sohbete devam ediyoruz. Bir erkeği olgunlaştıran nedir? Kendisinden yola çıkarak cevap veriyor. Biraz düşündükten sonra “Olgunlaştım demek biraz iddialı gelir ama galiba değiştim” diyor. “Olgunlaşma konusunda erkekler, kadınlara göre bir on sene geriden gidiyor. Kadınların hayata bakış açısı, felsefesi çok farklı. Ama herkes zamanla değişiyor, tercihlerimiz de. Aslında biz erkekler, adam olmak peşindeyiz” diyor. Kadınları dinlemeye çalıştığını, dillerini ancak çözdüğünü, çok iyi tanıdığını da iddia etmediğini söylüyor. “Bu dünyada pek çok (ünlü) erkek, kadınları bir ömür boyu tanıyamadığını söylerken, aksini söylemek bana mı kaldı..” Bununla birlikte çoğu zaman kadınlara hak verdiğini de ilave ediyor. “Kadınlara alttan bakıyorum” diyor. Ya hayalindeki aile? “Her insan çocuğu olsun ister. Çocukları çok seviyorum ve aile kurmak istiyorum. Bir yaştan sonra sahip olduğun tek şey, ailen ve çocukların. Aile kurmak, geleceğe duygusal bir yatırım. Ancak bunun için doğru kişiyi bulmak lazim” diye hatırlatıyor. Peki doğru kişiyi bulduğumuzu nasıl anlarız? “Gurur duyduğunuz bir insanla birlikte olduğunuz zaman, onunla aile kurabilirsiniz” diye kendi planları hakkında önemli bir tüyo veriyor.
Söyleşi bitiyor. Birazdan gerçekten dolunay çıkacak. Fabrika Stüdyosu’ndan ayrılırken “ruhu Fransız” bir erkek olarak kapıyı tutup önce biz hanımların çıkmasını bekliyor. Kendisiyle daha fazla vakit geçirmek isteyenlere, yeni dizisi “Yalancı Bahar”daki Cansel Elçin’le yani onun orada canlandıracağı komplike karakterle keyifli buluşmalar diliyoruz. Son soru: Bir oyuncunun en büyük korkusu nedir? Tereddüt etmeden “Kendisi tabii ki” diye cevaplıyor. “Oluyor mu, olmuyor mu.. Bu korku hep vardır. Sonra bir bakıyorsun ki, korkacak bir şey yokmuş” deyip veda ediyor.
ELLE Dergisi Eylül 2011
vania_e- membru senior
- Mesaje : 279
Data de inscriere : 10/08/2010
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
Thank you Vania
Un pic din interviul lui Cansel tradus .. pana se va traduce in engleza tot , sa il putem traduce si noi ...
A mancat salata cu mozzarela .. in timpul interviului sau in pauza sedintei foto .. si-a uitat telefonul in masina ...
"
Omul ştie el însuşi crede, dar nu recunoaşte acest fapt. În ceea ce pentru mine, eu nu am vrut doar ceea ce stiu ", spune el. Dragoste, descrie relatia lui nu vrea să lupte zgomot. "Am plăcerea să ia în tensiunile intr-o relatie. Unii oameni cum ar fi parteneriatele în lupta, dar mi se pare foarte copilăreşti ", explică el. "Şi vei şti să-mi cer scuze atunci când greşit", adaugă el. Stie cineva daca o scuză? "Îmi cer scuze, dacă este necesar. Uneori, mai multe lucruri pot fi la fel de simplu ca ... am toate problemele sau complexe. Înţelegere de acest lucru, totul devine mai uşor. Omului nu poate fi perfect, "spune el.
Evita sa manance mancaruri grase si nu uita sa mearga pe jos pentru miscare
"Eu iubesc copiii şi doresc să formez o familie. După o vârstă singurul lucru pe care il ai sunt familia si copiii tai. Dar trebuie sa găsesti persoana potrivită pentru acest lucru ",
Un pic din interviul lui Cansel tradus .. pana se va traduce in engleza tot , sa il putem traduce si noi ...
A mancat salata cu mozzarela .. in timpul interviului sau in pauza sedintei foto .. si-a uitat telefonul in masina ...
"
Omul ştie el însuşi crede, dar nu recunoaşte acest fapt. În ceea ce pentru mine, eu nu am vrut doar ceea ce stiu ", spune el. Dragoste, descrie relatia lui nu vrea să lupte zgomot. "Am plăcerea să ia în tensiunile intr-o relatie. Unii oameni cum ar fi parteneriatele în lupta, dar mi se pare foarte copilăreşti ", explică el. "Şi vei şti să-mi cer scuze atunci când greşit", adaugă el. Stie cineva daca o scuză? "Îmi cer scuze, dacă este necesar. Uneori, mai multe lucruri pot fi la fel de simplu ca ... am toate problemele sau complexe. Înţelegere de acest lucru, totul devine mai uşor. Omului nu poate fi perfect, "spune el.
Evita sa manance mancaruri grase si nu uita sa mearga pe jos pentru miscare
"Eu iubesc copiii şi doresc să formez o familie. După o vârstă singurul lucru pe care il ai sunt familia si copiii tai. Dar trebuie sa găsesti persoana potrivită pentru acest lucru ",
Ultima editare efectuata de catre andreea90 in Vin 26 Aug 2011, 10:40 pm, editata de 1 ori
andreea90- vip
- Mesaje : 2653
Data de inscriere : 02/03/2011
Varsta : 34
Localizare : constanta
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
Buna seara Andreea multam pentru traducere
sa inteleg ca el nu sa casatorit ca nu si-a gasit perechea potrivita???
sa inteleg ca el nu sa casatorit ca nu si-a gasit perechea potrivita???
lica54- vip
- Mesaje : 14345
Data de inscriere : 11/03/2010
Varsta : 70
Localizare : Galati
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
Dragalaselor eu va doresc noapte buna somn usor sa va odihniti bine
lica54- vip
- Mesaje : 14345
Data de inscriere : 11/03/2010
Varsta : 70
Localizare : Galati
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
lica54 a scris:Buna seara Andreea multam pentru traducere
sa inteleg ca el nu sa casatorit ca nu si-a gasit perechea potrivita???
Da ...si il inteleg .. a stat cu fata aia in Franta , care a iubito mult si urmau sa se casatoreasca , dar n-a vrut sa vina cu el in Turcia si s-au despartit , dupaia a fost cu Ezgi ..un an sau cat au stat si acum Pinar .. poate ea va fii norocoasa
Noapte buna
andreea90- vip
- Mesaje : 2653
Data de inscriere : 02/03/2011
Varsta : 34
Localizare : constanta
costina- vip
- Mesaje : 1322
Data de inscriere : 15/01/2011
Varsta : 41
Localizare : iasi
costina- vip
- Mesaje : 1322
Data de inscriere : 15/01/2011
Varsta : 41
Localizare : iasi
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
En az üç çocuk istiyorum
Fahriye Evcen, InStyle dergisine verdiği röportajda kalabalık bir ailede büyüdüğünü söyledi
İZLENME rekorları kıran ?Yaprak Dökümü?nde Necla karakterini canlandıran Fahriye Evcen, yeni sezonda ?Yalancı Bahar? adlı diziyle seyirci karşısına çıkacak. Dizideki rolü için imaj değiştiren 25 yaşındaki oyuncu, yeni görüntüsüyle InStyle dergisine poz verdi. İstanbul Üniversitesi?nde objektif karşısına geçen Evcen, dergideki röportajında da hakkında bilinmeyenleri anlattı. Üç kız kardeşi olduğunu ve sürekli hareket halinde olan bir evde büyüdüğünü belirten Evcen, ?Kalabalık bir ailede büyüyen biri olarak tek çocuk yapmayı düşünür müsünüz?? sorusuna şu yanıtı verdi: ?Kalabalık bir ailede büyümenin en büyük dezavantajı, kendi kuracağınız hayatta yine aynı özellikleri aramanız. Annem ve babam çok güzel idare ettiler bu durumu ama ?Onlar kadar iyi yapabilir miyim?? diye düşünüyorum bazen. Ben gerçekten üç çocuğum olsun isterim herhalde, daha az değil.?
http://televizyongazetesi.com/en-az-uc-cocuk-istiyorum_6_41766
Traducere : "Aş vrea să am trei copii, nu mai putin"
Fahriye Evce, într-un interviu acordat revistei InStyle, cu, a spus ca vrea o familie numeroasa
andreea90- vip
- Mesaje : 2653
Data de inscriere : 02/03/2011
Varsta : 34
Localizare : constanta
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
Arkadalar herkesin yazısına cevap veremiyorum. Ama Cansel Elçin Sayfası Silinse dahi 15-20 gün içinde açılabiliyor. Facebook ile irtibata geçiyoruz. Destekleriniz için t.ederiz.
Comentariile nu poate răspunde tuturor spate.
Dar poate fi deschis în termen de 15-20 de zile, eliminat chiar Cansel Elçin paginii.
Facebook va contacta cu.
Vă mulţumim pentru sprijinul acordat
Cansel Elçin Facebook Sayfası silinmiştir. Lütfen açılana kadar bizi bu sayfadan takip edin...
Cansel Elçin Facebook pagină a fost ştearsă. Vă rugăm să urmaţi această pagină ne deschide până la ...
Facebook Sayfamız Açılana Kadar Burdayız ! Sonra asıl sayfamızla yerleştirilecektir.
Facebook nostru deschis aici! Bine ati venit la plasate noştri după originalul.
Pagina oficiala a lui Cansel pe facebook are probleme , probabil a fost stearsa .. pentru ca a disparut .. administratorii paginiilor Cansel official si Yalanci Bahar oficial incearca sa rezolve problema .. cele de sus sunt mesajele administratorilor , puse pe pagina oficiala yalanci bahar .. asta inseamna din ce spun ei , ca in 15-20 de zile isi revine .. pana atunci au facut o alta pagina Cansel pentru a putea comunica cu fanii https://www.facebook.com/pages/Cansel-El%C3%A7in/279547815392691
andreea90- vip
- Mesaje : 2653
Data de inscriere : 02/03/2011
Varsta : 34
Localizare : constanta
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
Noapte buna Vise placute
andreea90- vip
- Mesaje : 2653
Data de inscriere : 02/03/2011
Varsta : 34
Localizare : constanta
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
buna dimineata :emo7: :ryty: :dfr2: sa aveti un week-end cat mai placut
costina- vip
- Mesaje : 1322
Data de inscriere : 15/01/2011
Varsta : 41
Localizare : iasi
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
Buna ziua dragelor Weekend placut
Filmul "Takiye" in care joaca Fahriye va fii difuzat pe kanal d turkey - Luni
http://www.televizyondizisi.com/index.php/fahriye-evcenli-takiye-pazartesi-gunu-kanal-dde/50857/19/
Yönetmen : Ben Verbong
Yapım Yılı : 2010 Türü: Dram
Oyuncular : Stipe Erceg, Susan Anbeh, Erhan Emre, Ali Sürmeli, Fahriye Evcen
Filmul "Takiye" in care joaca Fahriye va fii difuzat pe kanal d turkey - Luni
http://www.televizyondizisi.com/index.php/fahriye-evcenli-takiye-pazartesi-gunu-kanal-dde/50857/19/
Yönetmen : Ben Verbong
Yapım Yılı : 2010 Türü: Dram
Oyuncular : Stipe Erceg, Susan Anbeh, Erhan Emre, Ali Sürmeli, Fahriye Evcen
andreea90- vip
- Mesaje : 2653
Data de inscriere : 02/03/2011
Varsta : 34
Localizare : constanta
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
Buna ziua dragalaselor o zi buna si-un weekend placut tuturor ori unde va aflati!!!!
lica54- vip
- Mesaje : 14345
Data de inscriere : 11/03/2010
Varsta : 70
Localizare : Galati
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
”Yüzde 90 iyileşmiş durumdayım”
Eklenme Tarihi 27 Ağustos 2011
Yapımcı/yönetmen/proje tasarımcısı Tomris Giritlioğlu hastalığı ile ilgili ilk kez konuştu.
Giritlioğlu, “Tedavi bitti sonuçlar gayet iyi. İnşallah bu hastalığı atlatmış gibi görünüyorum. Yüzde 90 iyileşmiş durumdayım. Bundan sonrasında ne olacağını bilmiyorum. Hastalığın haber olması beni çok üzdü. Büyük halambilmiyordu kalp krizi geçirdi. Hastalığın adı kötü ama artık tedavisi çok imkanlı.” Çalışmaya bile başladığını söyleyen ünlü yapımcı “Daha çok başarılı işlere imza atacağım” dedi
Traducere : "90 la suta vindecata"
Producator / director / designer de proiect,Tomris Giritlioğlu a vorbit pentru prima dată despre boala.
Giritlioğlu, "rezultate tratamentului sunt foarte bune . Sper să infrunt această boală. 90 la suta din situaţia s-a îmbunătăţit. După asta, nu ştiu ce se va întâmpla. Am fost foarte suparata cand am primit vestea bolii. Mătuşă nu ştia a avut un accident vascular cerebral.
Rea denumirea, dar boala nu mai este, exista posibilitate de tratament.
Celebrul producător a spus ca se va ocupa de munca ei pentru a incepe studiul pentru noi proiecte ..
http://www.televizyondizisi.com/index.php/yuzde-90-iyilesmis-durumdayim/50892/13/
Eklenme Tarihi 27 Ağustos 2011
Yapımcı/yönetmen/proje tasarımcısı Tomris Giritlioğlu hastalığı ile ilgili ilk kez konuştu.
Giritlioğlu, “Tedavi bitti sonuçlar gayet iyi. İnşallah bu hastalığı atlatmış gibi görünüyorum. Yüzde 90 iyileşmiş durumdayım. Bundan sonrasında ne olacağını bilmiyorum. Hastalığın haber olması beni çok üzdü. Büyük halambilmiyordu kalp krizi geçirdi. Hastalığın adı kötü ama artık tedavisi çok imkanlı.” Çalışmaya bile başladığını söyleyen ünlü yapımcı “Daha çok başarılı işlere imza atacağım” dedi
Traducere : "90 la suta vindecata"
Producator / director / designer de proiect,Tomris Giritlioğlu a vorbit pentru prima dată despre boala.
Giritlioğlu, "rezultate tratamentului sunt foarte bune . Sper să infrunt această boală. 90 la suta din situaţia s-a îmbunătăţit. După asta, nu ştiu ce se va întâmpla. Am fost foarte suparata cand am primit vestea bolii. Mătuşă nu ştia a avut un accident vascular cerebral.
Rea denumirea, dar boala nu mai este, exista posibilitate de tratament.
Celebrul producător a spus ca se va ocupa de munca ei pentru a incepe studiul pentru noi proiecte ..
http://www.televizyondizisi.com/index.php/yuzde-90-iyilesmis-durumdayim/50892/13/
andreea90- vip
- Mesaje : 2653
Data de inscriere : 02/03/2011
Varsta : 34
Localizare : constanta
Re: 1.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
Andreea multam de informatii..Sa mai servim ceva...
lica54- vip
- Mesaje : 14345
Data de inscriere : 11/03/2010
Varsta : 70
Localizare : Galati
Pagina 19 din 41 • 1 ... 11 ... 18, 19, 20 ... 30 ... 41
Subiecte similare
» 2.Yalancı Bahar - Cansel Elçin ve Fahriye Evcen
» FAHRIYE EVCEN
» Yaprak dökümü(Poveste de familie)-sezonul 4
» Fahriye Evcen
» UN NOU DESTIN (SON BAHAR)
» FAHRIYE EVCEN
» Yaprak dökümü(Poveste de familie)-sezonul 4
» Fahriye Evcen
» UN NOU DESTIN (SON BAHAR)
Pagina 19 din 41
Permisiunile acestui forum:
Nu puteti raspunde la subiectele acestui forum